Tarihi Eser Kaçakçılığı ve Mevzuatı
21/7/1983 kabul tarihli, bugün yürürlükteki 2863 sayılı, eski adı Eski Eser Kaçakçılığı mevzuatı, bugünkü adı ile Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu adını alan kanunun 3.maddesinin 1. fıkrasında, Kültür Varlığı şöyle tanımlanır; “ Tarih öncesi ve Tarihi devirlere ait Bilim, Kültür, Din ve Güzel Sanatlarla ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş, bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki Taşınır ve Taşınmaz Varlıklardır” diye tanımlanmıştır. Yine aynı maddenin 2. fıkrasında, Tabiat Varlığı ise şöyle tanımlanır; “Jeolojik devirlerle,Tarih öncesi ve Tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerlerdir.”
Kültür Varlıkları, Mevzuatta, Taşınır ve Taşınmaz Kültür Varlıkları olmak üzere, iki kategoride değerlendirilir. Taşınmaz Kültür Varlıkları, adından da anlaşılacağı üzere, nitelikleri gereği taşınamayan, yerinde duran, yapı ve yapı grupları ile yerleşim alanlarını ifade eder. Cami, köşkler, Tarihievler, Köprüler, kiliseler, hamamlar, Nekropoller vs. bunlara sadece birkaç örnektir. Taşınmaz Kültür Varlıkları, Kültür Bakanlığı bünyesindeki Koruma Kurullarınca, korunması gerekli görülen ve Tescillenen Yapılardır. Koruma Yüksek Kurulunun İlke Kararları çerçevesinde, Koruma Bölge Kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak, korunması gerekli taşınmaz kültür ve Tabiat varlıkları ve koruma alanları ile Sit alanlarında İnşai ve fiziki müdahalede bulunulamaz, bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez. Her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbiri almak denetimini yapmak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na aittir. Korunması gerekli taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları ile bunların korunma alanlarında ruhsatsız olarak inşaat yapmak yasaktır. Yapıldığı takdirde imar mevzuatına göre işlem uygulanır. Taşınmaz Kültür varlıklarının bulundukları yerde korunmaları esastır. Ancak bu varlıkların başka bir yere nakli zorunluluğu varsa veya özellikleri itibari ile nakli gerekli ise, Koruma Bölge Kurullarının uygun görüşü ve gereken emniyet tedbirleri alınmak suretiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, istenilen yere nakledilebilir.
Taşınır Kültür Varlıkları ise yine adından anlaşılacağı üzere taşınabilen her türlü objeyi ifade eder. Bunlara örnek olarak Bitki ve Hayvan fosilleri, heykeller, süs eşyaları, takılar, yazılı veya tasvirli belgeler, sikkeler, tablolar, çiniler v.s.yi gösterebiliriz.
Diğer taraftan Halkın sosyal değerlerini yansıtan bilim, din ve geleneksel sanatlarla ilgili Etnoğrafik nitelikteki Kültür varlıkları da, taşınır kültür varlığı olarak değerlendirilirler ancak bunların yurt içinde alımı, satımı, devri serbesttir. Yani etnoğrafik mahiyette olan eserlere, Arkeolojik eserler gibi, çok eski olmadıklarından,sınırlama getirilmemiştir.
Yurt içinde korunması gerekli Taşınır kültür ve Tabiat varlıkları, yurt dışına çıkarılamaz ancak sergilenme amacı ile, Cumhurbaşkanı izni ile, geri getirilmeleri kaydıyla, yurt dışına çıkarılabilirler. Kanunda Yurt dışından Kültür Varlığı getirmenin serbest olduğu yazılmıştır. Maddenin amacı anlaşılamamakla birlikte, ülkemize ait olup da yurt dışına kaçırılan eserlerden mi söz ediliyor yoksa envantere kayıtlı olmak koşulu ile, ülkemizde dolaşımı serbest olup, satılabilir, el değiştirebilir, sergilenebilir koşulu mu taşıyor, bilemiyoruz ancak madde anlaşılabilir olsa, iyi olurdu, diyoruz.
Kazı, Araştırma ve Sondaj İzni
Kanunun 35.maddesinde “kazı, araştırma ve sondaj yapma hakkı, Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir. Bilimsel ve Mali yeterliği Kültür ve Turizm Bakanlığınca takdir ve kabul olunan, Türk ve Yabancı heyet ve kurumlara araştırma izni, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından; sondaj ve kazı yapma izni Cumhurbaşkanı kararı ile verilir.” denilmiştir.
Burada yerinde bir uygulama ile, 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı K.H.K.nın 78. maddesiyle, bu fıkrada yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın teklifi üzerine, Bakanlar Kurulu ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir. 36. maddede maliklerin kendi mülkleri içinde yapacakları her türlü sondaj, araştırma veya kazının yine Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile olacağı ve çıkan her türlü Taşınır Kültür ve Tabiat varlığının müzelere nakledilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Bunların dışında define arama ile ilgili, kanunun 50. maddesindeki düzenlemede, definenin hangi şartlarda, nasıl yapılacağı, taşınır kültür varlığı çıkması halinde yapılacak işlemlerin neler olacağı ve define arama ruhsatının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verileceği yer almıştır.
2863 Sayılı Kanunun Ceza Hukukundaki Yeri
2863 sayılı kanununa muhalefet halinde verilecek cezalar 65. ve 75. maddeler arasında düzenlenmiştir. Kanunun 65. maddesinde Kültür ve Tabiat varlıklarını kasten yıkan, bozan, tahrip eden, yok eden ve zarar verenlere verilecek ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezası olarak öngörülmüştür. Bu kanuna aykırı olarak bunların yıkılmasına, zarar görmesine izin verenler hakkında da uygulanacak ceza yine aynı sınırlarda kalmıştır. Ancak bunları yurt dışına kaçırmak maksadı ile işleyenler için cezanın bir kat arttırılacağı ise 3. fıkrada yer almıştır. Bu kanunlarda verilen cezaların en az 3 ay en çok 12 yıl ile sınırlandırıldığı, en fazla cezaların da, eserlerin yurt dışına kaçırılmak istendiği durumlarda verildiği dikkat çekmektedir. Bu ceza diğer cezalar ile birleştiğinde, örneğin eseri çalan kişinin devlet memuru olması halinde, verilecek cezanın miktarı artmaktadır. Cezaların nitelikli halleri de cezanın artmasına bir başka neden olmaktadır. 2863 sayılı kanuna muhalefet suçları genellikle Asliye Ceza Mahkemelerinde görülmekle birlikte, suçun vasfı ile suçun işleniş şekli ve buna iştirak eden daha ağır bir suç ortaya çıktığında, davalar Ağır Ceza Mahkemelerinde de görülebilmektedir.
2863 sayılı kanun kapsamında işlenen suçlar için yüksek sınırda ceza vermede kriter öncelikle Devlet hazinesinin zarara uğratılmasıdır. Zira bu eserler önce Devletin, sonra Toplumun malıdır. Gelecek nesillere miras bırakılacak bu eserlerin, Ticari meta olarak görülerek, elden ele dolaşmasını, kaçırılmasını engellemek amacı ile, topluma kazandırılması, Devlet politikasının temel hedefi olmaktadır.
Diğer taraftan bu eserler genellikle bütün halinde değil, parça parça yurt dışına kaçırıldığından eserin bütünlüğü bozulmakta ve menşeinden kopartılarak anlamsız bir nesneye dönüşmekte, izleyene de bir fikir verememektedir. Bu gün Halikarnassos Mausoleum’ unun temelleri halen bodrumda yerinde insitu duruyor ancak üzerinde yükselen sütunlarla birlikte tapınak elemanları, friz ve metoplarda bulunan kabartmalar, başka bir ülkenin müzesinde, anlamsız bir şekilde duruyor ve buraya nasıl geldim, benim toprağım burası değil dediğini, duyar gibi oluyorsunuz. Eserin Hukuki durumu belirsizleşiyor. Çünkü her ülkenin toprağının bir özelliği var, o tapınak bulunduğu ülkenin toprağının harcı ile yoğrulup, o toprağın insanının elinden çıkmış. Bir ülkenin kültür varlığının, başka bir ülkede, ancak bu kadar yabancılaştığına tanık olmak, gerçekten tarihine kıymet veren ülke insanlarının karşılaşabileceği zor durumdur. Zira bir ülkenin eseri ancak kendi orijininde bir varlık ve anlam kazanır. Son yıllarda Ülkeler arası yapılan bir konsorsiyumla,bazı ülkelerin uygulamaları hariç,artık hiçbir ülke kolay kolay başka bir ülke toprağına ait olan eseri kabul etmiyor, kendi ülkesinde en az 70 yıl kalmış olmak koşulunu arıyor, gerek hukuki ve adli yaptırımların çoğalması gerekse teknolojinin gelişmesi ile,kaçırılan bu eserlerin nerede oldukları, hangi yabancı ülkenin müzesinde sergilendikleri, kolayca izlenebiliyor. İnterpol aracılığı ile, eserlerin nerede oldukları, anında saptanıyor. Onun için Tarihi eser kaçakçılığı da artık eskisi gibi yapılamıyor.
Son yıllarda Kültür Ve Turizm Bakanlığının girişimleri ile, yurt dışına kaçırılan eserlerimizin teker teker ülkemize dönmesi çabaları, çok yerinde bir uygulamadır. Böylelikle ülkemizin medeniyetinin Tarih öncesi ve sonrası çağlarda nasıl gelişmiş olduğuna bir kez daha Tanık oluyoruz.